Sosyal Politikalar Sempozyumu | Vakıf ve Sosyal Politikalar Çalıştayı | Oturum Raporu (Uzun)
ÇALIŞTAY – 1 VAKIF MEDENİYETİ VE SOSYAL POLİTİKALAR
2 HAZİRAN 2012 / Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi, Yenikapı Mevlevihanesi Yerleşkesi
1- Giriş
Vakıfların sosyal politikalar alanında geçmişte Osmanlı Devleti’nde yerine getirdikleri hizmetlerin çeşitliliği ve bütün sosyal politikaların neredeyse vakıflar eliyle yürütülmesi, vakıfları bu dönemde önemli bir sosyal politika aktörü olarak ön plana çıkarmıştır. Günümüz Türkiye’sinde, Osmanlı döneminde olduğu gibi bir vakıf medeniyetinin olmadığını söylemek mümkündür. Bununla birlikte, refah devleti olarak bilinen gelişmiş ülkelerde vakıfların önemli sosyal politika faaliyetlerinde bulunması, devletin sosyal politika alanında baskın bir konumda olduğu ülkemizde de vakıfların önemli görevler üstlenebileceğini ortaya koymaktadır.
“Vakıf Medeniyeti ve Sosyal Politikalar” adlı Çalıştay’da, vakıfların sosyal politika alanındaki rollerini tartışmak amacıyla konuyla ilgili akademisyenler ve vakıf yöneticileri bir araya gelmiş, öncelikle Çalıştay’ın ana eksenini teşkil eden sorular tespit edilmiş ve Çalıştay bu soruların tartışılması şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Aşağıda, vakıfların geçmişte yerine getirdiği faaliyetler, yaşamış oldukları dönüşüm ve geleceğe yönelik önerilerin tartışıldığı Çalıştay’da, katılımcıların görüşleri doğrultusunda ortaya çıkan ortak düşünceler yer almaktadır:
2- Vakıfların Yapısı ve İşlevleri
Vakıfların yapı ve işlevlerinin incelenmesinde dikkat edilecek hususların başında, vakıfların kuruldukları devletlerin siyasi ve idari yapısından bağımsız olarak düşünülmesi imkansız olduğu gelmektedir. Dolayısıyla vakıfların etkin bir şekilde varlık gösterdikleri dönemlerdeki emperyal yapı ve günümüzdeki ulus devlet tipinin ortaya çıkaracağı vakıf yapısı ve işlevi de farklı olacaktır. Gerçek anlamda vakıflardan söz edilebilmesi için bunların sivil olması gerekmektedir.
Sivil olmak ise mali özerklik gerektirmektedir. Günümüzde, gelişmiş ülkelerde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları dahil, bunların önemli bir kısmının devlet destekli faaliyetlerde bulunması, bu kuruluşların mali özerkliğini zedelemektedir. Öte yandan, vakıfların istenen hizmetleri ifa edebilmesi için düzenli gelir kaynaklarına ihtiyacı bulunmaktadır.
Vakıfların, mevcut kapitalist sistem içerisinde devletin sorumlu olduğu iktisadi görevlerden ziyade, sosyal politikalar alanında faaliyet göstererek toplumda ulaşılması zor dezavantajlı gruplara yardım ulaştırmasının vakıfların temel işlevlerinden biri olarak kabul edilmesi daha uygun olacaktır. Bu işlevi yerine getirirken, ideolojik ve iktisadi çıkarların toplumsal faydanın önüne geçmesinin engellenmesi, vakıfların toplum nezdinde itibarını yükseltecektir. Ayrıca, vakıfların güncel toplumsal sorunları dikkatle takip ederek, yeni sorunlara karşı da hızlı bir şekilde politikalar geliştirmesi, yapıları itibariyle merkezi ve yerel hükümetlere göre daha kolaydır. Dolayısıyla, ortaya çıkan yeni sorunlara daha hızlı reaksiyon göstermesi vakıflardan beklenen bir özelliktir.
3- Vakıfların Sosyal Politika Alanındaki Hizmetlerinin Yeterliliği
Sosyal politika alanında vakıfların günümüzde gösterdiği faaliyetler çeşitli açılardan eleştirilere hedef olmaktadır. Bu eleştirilerin başında, vakıfların faaliyet gösterdikleri alanlarda yetersiz oldukları gelmektedir. Bu yetersizliğin başlıca sebebi olarak bazı vakıfların kuruluşundaki ideolojik saplantılar ve mevzuatın ortaya çıkardığı zorluklar gösterilmektedir. Bu sebeplere iktisadi zorlukların da eklemlenmesiyle vakıfların sosyal politika alnındaki faaliyetlerinde istenilen sonuçlar elde edilememektedir.
Dünyadaki örneklerine bakıldığında, sivil toplum kuruluşlarının özellikle de vakıfların son 40 yıldır önemli bir gelişme içerisinde oldukları görülecektir. Sayıları giderek artmakta olan bu kuruluşların, bazı ülkelerde, sosyal politika alanında önemli bir varlık göstermesi ve devletin bazı alanlarda sahayı sivil toplum kuruluşlarına devretmesi, bu kuruluşların önemini giderek artırmaktadır. Türkiye’de, Osmanlı’da devralınan vakıf mirasına rağmen vakıf yöneticilerinin dahi sosyal politika alanında devletten bir yetki devri beklememeleri ve devleti temel aktör olarak görmeleri, mevcut yetersizliklerin fikri arka planını göstermektedir.
Geçmişten gelen vakıf medeniyetinin yerini devletin sunduğu sosyal hizmetler almıştır. Günümüzde tartışılması gereken sorunların başında, vakıfların bu yeni sistem içerisindeki yerinin ne olduğu konusu bulunmaktadır. Özellikle merkezi ve yerel yönetimlerin erişmekte zorlanacağı dezavantajlı gruplara ulaşmada vakıfların önemi ortaya çıkmaktadır. Bu grupların bulundukları yerlerde tespiti ve bu insanlara hizmet ulaştırılmasında, tabana olan yakınlıkları nedeniyle vakıflar avantajlı bir konumdadırlar. Vakıflar yalnızca kendi yürüttükleri faaliyetler ile değil, merkezi ve yerel kuruluşlara yönelik yönlendirme, bilgilendirme ve eleştiriler ile sosyal politikanın gelişimine önemli katkılar sunabilecek potansiyele sahiptirler.
4- Vakıfların İstihdamdaki Rolü
Günümüzdeki en önemli sorunlardan birisi olan işsizlik konusunda vakıfların rolü mevcut iktisadi yapı içerisinde değerlendirildiğinde, geçmişle olan bir takım farklılıklar göze çarpmaktadır. Geçmişte vakıfların sosyal politika alanındaki yüksek etkinliği, beraberinde bu kurumların sağladığı istihdamın da yüksek olmasına yol açmaktaydı. Günümüzde birçok hizmetin devlet eliyle yürütülmesi nedeniyle vakıfların istihdamdaki rolü azdır. Bu durumun değişmesi, ancak vakıfların etkinliğinin artmasıyla mümkündür.
Vakıfların sağlayacağı istihdamın diğer istihdam türlerinden temelde bir farkı yoktur. Bu bağlamda istihdam vakıfların birincil değil, ikincil işlevidir. Bununla birlikte kuruluş amaçları hayırseverlik olan vakıfların istihdam sağlarken birtakım sosyal ihtiyaçları göz önünde bulunduracakları ve önemli bir sorun olan ayırımcılığa neden olmayacakları düşünülebilir. Dolayısıyla vakıflar eliyle sağlanan istihdamın toplumsal dışsallığının daha yüksek olabileceğini söylemek mümkündür. Öte yandan, vakıfların verdikleri hizmetleri piyasadaki şirketler aracılığıyla yürüttükleri durumlarda bu tür pozitif dışsallıkların gerçekleşmemesi mümkündür.
5- Devlet – Vakıf İlişkisi
Devlet ve vakıflar arasındaki ilişki birçok açıdan incelenmesi gereken bir olgudur. Öncelikle vakıfların birer sivil toplum kuruluşu olmaları ve bunun korunması adına devletin vakıflara kolay ve sık müdahale edebilmesinin önüne geçilmelidir. Aksi takdirde vakıflar devletin bir uzantısı şekline dönüşeceklerdir. Benzer bir durum, vakıfların devlet tarafından maddi olarak desteklenmesi konusunda ortaya çıkmaktadır. Vakıfların, sivil kimliklerini korumaları için geliri bütünüyle kamu kaynaklarına dayalı bir yapıya sahip olmaları düşünülemez. Bununla birlikte, proje bazında devlet ve vakıf ortaklıkları ile vakıfların birtakım projelerine sağlanacak vergi teşvikleri yararlı sonuçlar verecektir.
Devlet tarafından vakıflara sağlanan destekler ve özellikle de vergi teşvikleri, vakıfların geçmişe göre yapısal açıdan farklılık göstermesine yol açmaktadır. Geçmişte de vakıf mallarının birtakım vergi muafiyeti olmakla birlikte modern ekonomi içerisinde bu muafiyetler çeşitli tartışmalara yol açmaktadır. Özellikle vakıfların ideolojik iddialara sahip olduğu durumlarda bu tartışma vakıfların sivil kimliğine gölge düşürmektedir.
6- Vakıfların Dezavantajlı Gruplara Ulaşmadaki Rolü
Sosyal politikanın en önemli konularından birisini de dezavantajlı gruplar teşkil etmektedir. Dezavantajlı gruplara yönelik sosyal politikalarda en sık karşılaşılan durumlardan biri, bu gruplara dahil insanların coğrafi açıdan birbirinden uzak bölgelerde yaşamaları ve bundan dolayı bunlara hizmet ulaştırılmasının çok zor ve masraflı hale gelmesidir. Dezavantajlı grupların özellikle sürekli olmayan sosyal hizmetlerden yararlanması konusunda vakıfların tabana yakın olması önemli bir avantajdır.
7- Vakıfların Geleceği
Vakıfların gelecekte, bireylerin tek başlarına yaptıkları bir hayırseverlik faaliyeti olmaktan çıkarak bireylerin küçük miktarlarla katkıda bulundukları organizasyonlar olmaları muhtemeldir. Bu tür organizasyonların maddi açıdan sürdürülebilirliği risk altında olmakla birlikte, dayandıkları kitlesel destek nedeniyle toplumsal açıdan kabul görmeleri daha fazla mümkündür.
Sosyal politika alanında sorunların çözümünde uygulanan aktif ve pasif politikalar vakıflar tarafından da uygulanmalıdır. Bu bağlamda günümüzde vakıfların daha çok pasif politikalar uyguladıkları görülmektedir. Gelecekte vakıfların aktif politikalara özellikle de eğitim alanına eğilmeleri bazı sorunların oluşmadan engellenmesine ve daha uzun vadeli politikalar oluşturulmasına yapacakları katkı önemlidir.
8- Sonuç
Osmanlı Devleti’nde önemli işlevler icra eden vakıfların, Cumhuriyet döneminde işlevsiz kaldığı görülmektedir. 1. Dünya Savaşı’ndan itibaren gerek dünyada gerek Türkiye’de sosyal politika alanında merkezi ve yerel hükümetlerin giderek artan oranda etkin olduğu bir gerçektir.
Vakıfların yeni dönemde oynayacağı roller düşünülürken, tarihte oynadığı rolleri aynen oynamasını beklemek yanlış olacaktır. Günümüz dünyasının sorunlarının çözümünde vakıfların istenilen sonuçları elde edebilmesi için çağın gereksinmelerine uyguna idari ve mali yapıya kavuşması gerekmektedir. Bu bağlamda vakıfların toplumsal açıdan yeniden konumlandırılmaları gerekmektedir.
Kökü eskiye dayanan vakıfların kuruluş amaçlarına uygun ve günümüz ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak yeniden canlandırılmaları mümkündür. Mevcut vakıfların bu amaca hizmet etmek üzere yeniden yapılandırılması gerekmektedir.